Mevlânâ ציבורי
[search 0]
עוד
Download the App!
show episodes
 
Loading …
show series
 
Sultan Melikşah, İsfahan’dan dönerken bir köyde konaklar. Adamlarından bir grup, ortalıkta dolaşan bir ineği kesip yerler. İneğin sahibi, onun sütüyle yetimlere bakan yaşlı bir kadındır. Kadın, sultanın geçeceği Zend-Rûd köprüsüne gider ve Melikşah’ın karşısına çıkar: “Ey Alparslan’ın oğlu, eğer ki benim hakkımı Zend-Rûd köprüsü üzerinde eda etmezs…
  continue reading
 
(Ramazân ayının başında veyâ ortasında veyâ sonunda üç kere okunacak dua.) Bismi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm “Allâhü Râbbün ahadün samedün ferdün li’l-’âlemîne, nebîyyinâ Muhammedin erselehu mübeşşiran. Li’l-kâfirîne münzirûne münzîran mine’n-nâri ve münziran nebîyyinâ Muhammedün ahadün, hâmidün ve kâsimun ve şâhidün li’l-mü’minîne ve kâimun nebîyyinâ …
  continue reading
 
Ebû Saîd Hudri (r.a.)’den bildirilen Hadîs-i Şerîf’te: “Ramazân-ı şerîfin ilk gecesinde Cennet ve gök kapıları açılıp, son gecesine kadar kapanmaz. Ehl-i Sünnet ve Cemâatten Ramazân gecelerinde namaz kılan kimsenin, her secdesi için Allâhü Te’âlâ bin yediyüz sevâb yazar ve onun için Cennette kırmızı yakuttan bir ev yaptırır. O evin bir kapısı ve he…
  continue reading
 
Ebû Ubeyde (r.a.) doğası gereği Allâh (c.c.)’a ortak koşmaktan ve putlara tapmaktan hoşlanmazdı. Bundan dolayıdır ki Hz. Ebû Bekir (r.a.) onu tek olan Allâh (c.c.)’a ibâdet etmeye, putlara tapmamaya, cahiliye ahlâkını terk etmeye davet eder etmez, hemen kâbul etti. Hz. Ebû Bekir (r.a.) onunla birlikte Resûlullâh (s.a.v.)’e gitti ve Ebû Ubeyde (r.a.…
  continue reading
 
İsa (a.s.) öldürülmedi, göğe kaldırıldı. Allâhü Teâlâ, İsa (a.s.)’ı yahudilerin elinden kurtarmış, Hz. İsa (a.s.)’a ihanet ederek bulunduğu yeri haber veren, yahudi casusu bir münafığı, Hz. İsa (a.s.)’a benzeterek onu öldürtmüştür. Ayetlerde şöyle buyurulmuştur: “Yahudiler, İsa’yı öldürmek için, tuzak kurdular; Allâh da onların tuzaklarını bozdu. A…
  continue reading
 
Osmanlı devrinde ilim denince sadece dini ilimlerin var olduğu sanılır. Hâlbuki Osmanlı medreselerinde yıllar boyu tefsir, hadis, fıkıh gibi ilimlerle birlikte matematik, tıp, astronomi gibi fen bilimleri atbaşı gitmiştir. Zamanla müsbet ilimlerin medreselerde daha az okutulduğu görülüyorsa da bunların Osmanlı ülkesini tamamen terk ettikleri düşünü…
  continue reading
 
Abdullâh b. Mes’ud (r.a.), Resûlullâh (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu anlattı: “Allâhü Teâlâ günlerden dördünü seçti. Aylardan dördünü seçti. Kadınlardan dördünü seçti. Allâh’ın seçtiği dört gün şunlardır: 1. Cuma günü. Bu günde, öyle bir saat vardır ki, bir mü’min o saatte din için, dünya için ne isterse Allâh onu verir. 2: Arefe günü. Allâhü Teâlâ,…
  continue reading
 
Reislik kadının yaratılışına uygun değildir: Kadınlar, şefkat ve teslimiyet saikiyle yaratılmıştır. İktidar otorite güç ve irade gerektirir. İktidar isteyen kadınlar güç elde etmek için erkekleşirler ve fıtratları bozulur. Evde reis olan bir kadın, çocuklarına annelik değil, babalık yapmaya başlar ve gücü sarsılmasın diye çocuklarına yeterince sevg…
  continue reading
 
Mekke’nin ileri gelenlerinden Abdulmuttalib bin Haşim ile Fatıma bint Amr’ın oğludur. 552553 yılları civarında doğdu. Babası Abdülmuttalib, uzun yıllar boyunca kapalı kaldığı için yeri unutulan zemzem kuyusunu yeniden ortaya çıkarıp onarmış ve kuyunun bakımını kendi üstüne almıştı. Kureyş kabilesinin diğer ileri gelenleri buna karşı çıkmışlar, o ta…
  continue reading
 
Bir cihazı imal eden firma, en güzel şekilde nasıl çalıştırılabileceğini gösteren kılavuzunu da yanına koyar. Eğer cihaz arızalanırsa tamir ettirmek için yine aynı firmaya müracaat ederiz. Eğer firmaya ulaşabilmemiz mümkün olmuyorsa yanında bulunan kılavuzu açar ve oradan bilgi ediniriz. Eğer bizler de kendimizi Allâh (c.c.)’un yaratmış olduğu bir …
  continue reading
 
Eğitim sistemi zihnimizden düşman tanımını silmiştir. İnsanların içinde mutlaka insan olmak hasebi ile iyi-kötü ayrımı yapacağı zaman bir düşman tanımı olacaktır. Bizim ise düşman tanımımız komşumuza sirayet etmiştir. Hem de çok ilginç bir durum mevcuttur. Suriye’de bir devlet... Tarihte Suriye’de bir devlet mi vardır? Irak devleti... Tarihte Irak …
  continue reading
 
Kur’an-ı Kerim tam 1400 sene önce evrenin genişlediğinden haber vermektedir. Ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Biz göğü kudretimizle bina ettik ve şüphesiz biz onu genişletiyoruz.” (Zariyat s. 47) Kur’an’ın evrenin genişlemesinden haber veren ayetini bu şekilde tahlil ettikten sonra şimdi de bu konuda ilmin ne dediğine bakalım: 20. yüzyılın ba…
  continue reading
 
Gönüller sultânı Hazret-i Sâmî (k.s.), kalbin Kur’ân-ı Kerîm’de beş sınıf olarak beyân edildiğini anlatırlardı. Ez-cümle: 1. Ölü kalb, 2. Hastalıklı kalb, 3. Gâfil kalb, 4. Zâkir kalb, 5. Ma’nen diri (hayy) kalb. Kalbimizi her türlü hastalık ve tehlikelerden koruyacak birinci şartın zikru’llâha devâm olduğunu her defasında tekrâr tekrâr beyân buyur…
  continue reading
 
Bütün hayatı manevî kerâmet (ya’ni istikâmet) olan Efendimiz Hazretleri, kendilerinden sâdır olan kerâmetleri böylece saklamamızı bize öğretmiş oluyorlardı. Böylece kerâmetin matlûb olmadığını, zuhûrunun o kişilere Allâh (c.c.)’ün rahmeti olduğunu anlatmış oluyorlardı. Buna da hâmdetmek lâzımdı ve hemen takılmadan istikâmet üzere Hâkk yola devâmı ö…
  continue reading
 
Bu sünnete uygun hayat günümüz insanlarının ancak örneklerini kitâblarda görebildiği bir şekilde tam 96 yıl devâm etmiştir. Doğumlarından dâr-ı bekâya intikâllerine kadar gecesiyle, gündüzüyle, harekâtı ve sekenâtı ile günün 24 saatinde sünnet-i seniyyeye; Hazret-i Abdullâh ibn-i Ömer radıyallâhu anhümânın dediği gibi ve Pîr Efendimiz Hazretlerinin…
  continue reading
 
Doğumundan i’tibâren bütün hayatı boyunca bu müjdenin şanlı izlerini taşıyan bu zâta, “Âlî makâm sâhibi” ma’nâsına gelen Sâmî ismi konur. Her hâlleri büyük, yüksek makâm sâhibi oluşlarının dışarıya tezâhürüdür. Hâkk idâresinin kaldırılıp, halk idâresinin müslümânlara da sevdirilmeğe çalışıldığı şu cehâlet asrında; ekseriyetin İslâm dışı davranışlar…
  continue reading
 
(Bu iki duâ akşamla yatsı arasında 3’er defa okunmalı ve okuyuştan önce Yâsîn-i Şerîf okunmalıdır.) Bi’smi’llâhi’r- rahmâni’r- râhîm “Allâhümme yâ ze’l-menni velâ yümennü ‘aleyhi. Yâ ze’l-celâli ve’l-İkrâm. Yâ ze’t-tavli ve’l-in’âm. Lâ- ilâhe illâ ente zahra’l-lâci’îne ve câre’l-müste’cirîne ve emâne’l-hâifîne. Allâhümme in-künte ketebtenî ‘ındeke …
  continue reading
 
Bu gecede yüz rekat namâz kılınır. Bu durumda namâzın, her iki rek’atında bir selâm verilir. Her rek’atta Fâtiha’dan sonra 10 (on) İhlâs-ı Şerîf okunur. Selef (r.a.), bu namâzı kılar ve buna “Hayır Namâzı” derlerdi. Hattâ bu namâzı, bir araya toplanıp cemâatle de kılarlardı. (Hanefî mezhebinde terâvihten başka hiçbir nafile namâz cemâatle kılınmaz.…
  continue reading
 
Bu gecenin fazileti Kur’an ayetleriyle sabittir. Allahu Teâlâ, şöyle buyurur: “Hâ mîm. Parlak kitap Kur’ân hakkı için, gerçekten, biz, onu, mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz, (Kur’ân hükümleri ile) korkutanlardanız. Her hikmetli iş o mübarek gecede ayırt edilir. (Rızk, ecel, iyi ve kötülükten ibaret işler bu gecede yazılır.) Bu, (hikmetimizin …
  continue reading
 
Hazret-i Sâmi (k.s.)’un hayatını manevi görevlisi ve ihvâna kılavuzu Muhterem Ömer Muhammed Öztürk’ün kaleminden yayınlıyoruz: 1892 Yılında Adana’nın Tepebağ mahallesinde dünyâya teşrîf eden Hazret-i Sâmî (k.s.)’un babaları Müctebâ Efendi, anneleri Ümmügülsüm Hanımefendilerdir. Dedelerinin ismi Abdurrahmân, büyük dedeleri İshâk ve Hüseyin Efendiler…
  continue reading
 
Hz. Alî (r.a.) onun da Resûlullâh (s.a.v.)’den bildirdikleri hadîs-i şerîfte: “Şa’ban ayının onbeşinci gecesi gelince, gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz.” (İbn Mace) buyruldu. Allâhü Te’âlâ, bu gecede mü’min kullarına kurtuluş berâti yazdırır. Hadîs-i şerîfte: “Ber’ât gecesi kâhinler, büyücüler, içkiye devam edenler, ana-babasına isyan e…
  continue reading
 
Allâh Resûlü (s.a.v.): “Ebûbekir dünyaya geldiği zaman göklerde bir şenlik olmuştur. Cenâb-ı Hâkk, Adn Cenneti’ne şöyle nida buyurmuştur: “Sende Ebûbekir ile onu sevenlerden başka kimse yerleşmez.” Cehenneme de nida edip buyurur ki: “Celâlim hakkı için sende Ebûbekir’in düşmanlarından başka kimseyi azablandırmam.” Kıyâmet koptuğu zaman Hz. Ebûbekir…
  continue reading
 
“Allâh’ın onlara azap etmesine nasıl bir şey engel olabilir ki, Allâhü Teâlâ onlara azap etmesin? Halbuki onlar mü’minlerin Mescid-i Haram’ı ziyaret etmesini yasaklıyorlar. Onlar bu yasakları sebebiyle azâbı hak ediyorlar. Ve onlar mescidin sahibi ve yöneticisi olmadılar. Mescid-i Haram’ın yöneticisi şirkten ve diğer isyanlardan (günâhlardan) kaçın…
  continue reading
 
Resûlullâh (s.a.v.) bir gün devesinin üzerinde ilerlerken, arkadaşları da O (s.a.v.)’in önünde yürüyorlardı. Hz. Muâz (r.a.): “Canım sana fedâ olsun, Yâ Resûlullâh! Cenâb-ı Mevlâ’dan niyâzım, bizim emânetimizi senden önce almasıdır. Allâh göstermesin, eğer sen bizden önce vefât edersen, senden sonra hangi ibadetleri yapalım?” diye sordu. Resûlullâh…
  continue reading
 
Müfessir ve muhaddis sûfi İbni Atâ (r.âleyh) “Bu güvenli beldeye yemin ederim” (Tîn s. 3) ayetini tefsir ederken şöyle demiştir: “Allâhü Teâlâ Mekke’yi, Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in orada oturması ve onun içinde bulunmasından dolayı her bakımdan güvenilir bir şehir yapmıştır. Zira Resûlullâh (s.a.v.)’in mübârek vücûdu orada bulunduğu için orası güvenl…
  continue reading
 
Adem (a.s.)’ın yaratıldığı ve Cennet’e konulduğu gün Cuma günü idi. Yüce Allâh, melekleri Adem (a.s.)’a secde ettirdikten sonra “Ve alleme Âdeme’l esmâe küllehâ” ayetinde belirtildiği gibi ona her şeyin hatta zürriyetinden gelecekle-rin isimlerine varıncaya kadar, bütün yaratıkların (meleklerin bile) isimlerini birer birer öğretti. Bu isimleri mele…
  continue reading
 
Ey iman edenler! diye başlayan Maide Suresi 51. âyetin ihtiva ettiği hüküm tüm müminleri içine almaktadır. Ayetin iniş sebebinin sadece bir kısım müminler olması, genelliğini etkilemez. Rivayet edildiğine göre, Ubâde b. Sâmit (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.v.)’e demiş ki: “Benim bir takım yahudi dostlarım vardı. Ben Allâh ve Resûlü için onların dostluğu…
  continue reading
 
Allâhü Teâlâ’ya imandan sonra farzların en büyüğü, en mühimi namazdır. Namaz imanın alâmetidir, kalbin nurudur, ruhun kuvvetidir. Mü’minin miracıdır.Mü’min bu sayede Hâkk Teâlâ’nın manevî huzuruna yükselir. Allâhü Teâlâ’ ya yal-vararak manevî kurbiyyete erer. Allâh (c.c.)’un İslâm’dan önce gönderdiği hak dinlerde de namaz insanlara emro-lunmuştur. …
  continue reading
 
Sabrın fazîleti hususunda, Allâhü Teâlâ sabredenleri birçok vasıflarla nitelemiş ve sabrı, Kur’an-ı Kerim’de yetmiş küsür yerde zikretmiş, birçok hayrı da o sabra bitiştirerek şöyle buyurmuştur: “Biz onlardan, sabrettikleri zaman, emrimizle hidayete ileten imâmlar yaptık.” (Secde s. 24); “Sabretmelerinden dolayı, Râbbinin en güzel kelimesi İsrailoğ…
  continue reading
 
Allâhü Teâlâ, peygamberlere: “Peygamberlik görevini yerine getirdiniz mi?” diye sorduğu zaman, onlar: “Evet, getirdik.” diyecek; ümmetleri ise “Bize ne bir müjdeci geldi, ne de bir uyarıcı!” diye itiraz edecekler. İşte o zaman Ümmet-i Muhammed, peygamberlerin vazifelerini yaptıklarına dâir şâhitlik edecek, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) de onların doğru sö…
  continue reading
 
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz diğer aylara göre şaban ayında daha çok ibâdet ve taatte bulunurlardı. “Şaban benim ayımdır.” ve “Şaban günahları temizleyendir” buyurarak bu ayın kadrini yüceltmişlerdir. (Keşfü’l Hafâ) Hz. Enes (r.a.), Resûlullâh (s.a.v.)’in oruçların en üstünü hangisidir? sorusuna cevâb olarak: “Oruçların en üstünü Ramazan-ı şerî…
  continue reading
 
Bîrûnî, 973 yılında Harizm’de dünyaya gelmiştir. Çocukluğunu ve gençliğini 995 yılına kadar Harizm şahların sarayında geçiren âlim, bu sarayın terbiyesi ve eğitimi ile büyümüştür. Dönemin gözde ilimleri matematik, astronomi, tıp, coğrafya ve tarihi coğrafya ile ilgili bilgilerini bu sarayda kazanmıştır. O, 18 yaşlarından itibaren enlem ve boylam he…
  continue reading
 
İnsanoğlu kendi organları üzerinde düşünmüş olsa, değil kâinata, kendi kendisine bile hâkim olamadığını anlayacaktır. Mesela insanın bazı organları kendi iradesi dışında çalışır. Kalp, insan istese de istemese de uyurken de uyanıkken de çalışır, onu kontrol edemez. Durduğu zaman da onu çalıştırmaya insanın gücü yetmez. Çalışırken de durduramaz.Bu k…
  continue reading
 
Bil ki, gözü haramdan sakınmak emrolunmuş bir gerçektir. Cenâb-ı Allâh buyuruyor ki: “Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için çok temiz bir harekettir. Şübhesiz ki Allâh, kullarının ne yapacaklarından haberdardır.” (Nûr s. 30)Ayet-i kerîmede mü’minler için uyarı ve gözü bir takım şeylerde…
  continue reading
 
Kimileri, ‘tasavvufi eylemlere bakıyoruz, bir de Hindistan’da yogilerin veya Hint rahiplerinin vs. yaşantılarına bakıyoruz; ikisinin birbirine benzediğini görüyoruz. Öyle ise tasavvuf çoğunlukla eski Hint kültürüne dayanıyor, diyorlar. Bir kısmı da Eski Yunan’a Eflatun’un ideler alemine benzetmeye çalışıyor. İki şey arasında benzerlik varsa, acaba …
  continue reading
 
Receb-i Şerîf’in yirmi yedinci gecesi on iki (12) rek’at namâz kılınır. Her iki rek’atta bir selâm verilir. Her rek’atta bir (1) Fâtiha ve on bir (11) İhlâs okunur. Namâzdan sonra yüz (100) defa Salevât-ı Şerîfe ve bir kere şu duâ okunur: “Allâhümme innî eselüke bi-müşâhedeti esrâri’l- muhibbîne ve bi’l- hılveti’lletî hassante bi-hâ seyyidi’l- mürs…
  continue reading
 
Ebû Bekir-i Sıddîk (r.a.) buyurur: Resûlullâh (s.a.v.)’e “mâevhâ” kavl-i şerîfinin mânâsını sordum. Şöyle buyurdu: “Allâhü Te’âlâ “Eğer cezâyı sevseydim ümmetini muhasebeye çekerdim” buyurmuştur. Cenâb-ı Hâkk ümmetimden bazı şikâyetlerde bulundu. Birincisi, onları yarının işiyle sorumlu tutmadığım halde onlar benden yarının rızkını iserler. İkincis…
  continue reading
 
Osman Gazi 1258’de dünyaya geldi. Babası Ertuğrul Gazi, annesi Halime Sultan’dır. 1281’de aşiret reisi olmuşsa da adını alacak olan devletin başına 1299 yılında geçmiştir. 1324 yılında vefat etmiş olup, türbesi Bursa’da, sur içinde Tophane semtindedir. İlk dönem Osmanlı tarihçileri onun orta boylu, esmer tenli, yuvarlak çehreli, kara kaşlı, kara gö…
  continue reading
 
İslâm ana-baba haklarına son derece önem vermektedir. Nebi (s.a.v.) Efendimiz babanın hakkının, eğer baba düşman eline esir düşerde evlâdı onun fidyesini ödeyip esaretten kurtarırsa ödenebileceğini beyân buyurmuşlardır. Bunun yanında annenin hakkının ödeneceğine dair hiçbir bilgi yoktur. Bir gün Resûlullâh (s.a.v.) sahabelerinden birini, sırtında b…
  continue reading
 
Avrupa sanatının temelleri; mitoloji, esin perileri, ikonografi, felsefe ve estetiktir. İslâm sanatının temelleri ise inanç, ilhâm, rıza-yı ilâhî, belâgat ve bediiyat (estetik)’tir. Osmanlı medreselerinin en esaslı ilimlerinden olan Belâgat ilmi, Fenni Beyân, Fenni Maani ve Fenni Bedi diye üçe ayrılır. Fenni Bedi, Bediiyat yani bugünkü Estetik bili…
  continue reading
 
On güzel özellik var ki, bunlar kulu iyiler seviyesine ulaştırır. Üstün dereceler kazandırır. 1. Çok sadaka vermek. 2. Çok Kur’an okumak. 3. İnsana âhireti hatırlatan, dünyada haramlardan sakındıran kişilerle dostluk. 4. Akrâba ziyareti yapmak. 5. Hastayı ziyaret etmek. 6. Zenginlikleri, kendilerini dinî vecibelerini yerine getirmekten alıkoyan var…
  continue reading
 
Hz. Peygamber (s.a.v.) Cenâb-ı Allâh’ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Salât Suresi’ni (Fâtiha) kulum ile aramda ikiye bölüştürdüm. Kul, besmeleyi okuduğunda Cenâb-ı Allâh: “Kulum beni zikretti” der. Kul, “Elhamdülillahirâbbi’l-alemin” dediğinde, Cenâb-ı Allâh, “Kulum bana hamdetti” der. Kul “Er-rahmani’r-rahim” dediğinde, Cenâb-ı Allâh: “Kulum b…
  continue reading
 
Hasan (r.a.)’den şöyle rivayet edilmiştir: “Bir gün Hz. Ömer (r.a.) bir çöplüğün yanından geçerken orada bir müddet beklemiş ve bu durumdan berâberindekiler rahatsız olmuştu. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) onlara dönüp “İşte, hırsla çabaladığınız dünyanız bu” demiştir. Yahyâ b. Ca’de (r.a.)’den Hz. Ömer (r.a.)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Şa…
  continue reading
 
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “Onlar ellerindeki Tevrât ve İncîl’de özelliklerini yazılı buldukları o elçiye, okuma yazma bilmeyen o Peygamber’e uyarlar. Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten sakındırır; iyi ve temiz şeyleri onlara helâl, pis şeyleri ise haram kılar, daha önce üzerlerinde bulunan ağır yükleri indirir, sırtlarındaki zinc…
  continue reading
 
Akika, yeni doğan çocuk için kesilen kurbandır. Erkek çocuk için 2, kız için 1 kesilmesi sünnettir. Allâh Resûlü (s.a.v.), kendisi akika kurbanı kesmiş ve Ashâbı (r.a.e.)’i de buna teşvik etmiştir. Akikanın bazı hikmet ve faydaları şunlardır: Akika vesilesiyle çocuğun nesebi bereketlenir ve çoğalır. Akika kurbanı kesmek, kişinin cömertliğinin bir g…
  continue reading
 
Müslüman müslümanın derdiyle dertlenmelionun sıkıntılarına ortak olmalıdır. Gazze, Doğu Türkistan, Arakan, Somali ve daha pek çok yerde müslümanlar zor durumdadır Teknolojinin getirdiği kolaylıklarla oralara yardım etmek daha kolay hale gelmişdurumda. Önceden aylarca süren yolculuklar şimdibirkaç saatte yapılabilmektedir. Arakan’a gidenler,gitmeden…
  continue reading
 
7. Farz namazın ilk iki rekâtında Fâtiha’dan sonra tam bir sûre veya üç kısa yahut bir uzun ayet okumak vaciptir. Namaz kılan kimse eğer onu, ilk iki rekâtta okumamışsa son iki rekâtta, Fâtiha’dan sonra okur. Fakat bunu kasten yapmışsa namazı iade etmesi vaciptir, eğer sehven yapmışsa sehiv secdesi yapması vaciptir ve sehiv secdesi yapmışsa namazı …
  continue reading
 
1. Namaz kılan kimsenin namazda abdesti bozulacak olsa abdest alır ve namazı iade eder. 2. Rükûdan tam olarak doğrulmadan evvel secdeye gidecek olursa namazı iade eder. Bu, kasdî olması hâlindedir, eğer sehven olursa sehiv secdesi yapar. 3. Eğer secdede alnını yere koymuş, burnunu koymamışsa namazı sahih olur, fakat burnunu koymuş ve özürsüz olarak…
  continue reading
 
Âişe (r.anhâ) dedi ki: Ömer b. el-Hattab (r.a.) şöyle dedi: “Ebû Bekir, efendimizdir ve hayırlımızdır. Ve Resûlullâh (s.a.v.)’e bizim en sevgilimizdir.” Hz. Ömer (r.a.)’in yanında Hz. Ebû Bekir (r.a.) zikrolundu. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) ağladı ve dedi ki: “İsterdim ki, amelimin hepsi onun günlerinden bir tek gün, gecelerinden de, bir tek gece…
  continue reading
 
Tarih boyunca Müslüman Türk, köpeğe, kedi kadar itibar etmemiştir. Kedi evin içinde rahatça gezerken, köpeğin yaladığı yer bile pis olur. Hatta bazı âlimlere göre biri topraklı suyla olmak üzere yedi defa yıkanması icab eder. Bu sebeple köpek, cemiyette ürkülen ve uzak durulan bir hayvan olmuştur. Hadîs-i şeriflerde, “Hiçbir ev halkı yok ki, evde k…
  continue reading
 
Loading …

מדריך עזר מהיר

האזן לתוכנית הזו בזמן שאתה חוקר
הפעלה